Logo
Bu sayfayı yazdır

“Benden Ne Olur?” Konferanslarına Mesleklerine Tutkuyla Bağlı İsimler Katıldı

“Benden Ne Olur?” Konferanslarına Mesleklerine Tutkuyla Bağlı İsimler Katıldı

TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi Uluslararası Bakalorya programı öğrencilerinin CAS projesi kapsamında düzenledikleri “Benden Ne Olur” adlı proje dahilinde öğrenciler farklı branşlardan birbirinden değerli birçok insanı okulumuzda ağırladılar. Projenin hedefi, hayatlarının yönünün çizmeye çalışan lise öğrencilerine yalnızca meslek seçiminde değil; kendini tanıma, keşfetme arayışında rol model olup, yollarına ışık tutacak örnekleri okuldaki öğrenciler ile buluşturmaktı. Proje ekibi 6 gün boyunca yazar Sezgin Kaymaz’ı, beyin cerrahı ve ressam Toygun Orbay’ı, “En Yaratıcı Şef” Hazer Amani’yi (94), Eti Şirketler Grubu CEO’su L. Hakan Polatoğlu’nu (79), klasik gitar virtüözü Ahmet Kanneci’yi ve oyuncu ve sunucu Selçuk Yöntem’i okulumuzda misafir etti. Çoğunun dikkat çeken özelliği gençlik yıllarında sevdikleri mesleği bulana kadar alan değiştirmeleri ve ne olacaklarına karar verdikten sonra ise mesleklerine tutkuyla bağlanmaları oldu.

  
      

Selçuk Yöntem, Oyuncu, Sunucu 16 Şubat 2018

"İsterseniz sizden çok şey olur istemezseniz de hiçbir şey olmaz"

  

  

1975-76 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun olan Selçuk Yöntem, Ankara Koleji’ne gitmeyi çok istediğini ancak o gün hasta olduğu için sınavda yeterli puanı alamadığını, belki de okulumuzda okumuş olsaydı konservatuar sınavına girmemiş olacağını öğrencilerimizle paylaştı. Konferanslar dizisi olan “Benden Ne Olur?” başlığını çok beğendiğini belirten Yöntem, “İsterseniz sizden çok şey olur, istemezseniz de hiçbir şey olmaz. Çok sade kavramlarla yola çıkmak, çok basit kavramlarla yola çıkmak çok önemlidir. Sevmek, kendinizi tanımak, ne istediğinizi bilmek çok önemlidir. Hedefe kitlemek çok önemlidir. Sizler hedefe kitlediğiniz zaman yapamayacağınız bir şey olmadığına inanmalısınız.” dedi.

Soru-cevap şeklinde ilerleyen söyleşide öğrencilerimiz Selçuk Yöntem’e tiyatro, sanat, şöhret ve başarıya ulaşmanın yöntemlerine dair pek çok soru yönelttiler. Bir öğrencimizin “Hayatta insana ben tiyatro sanatçısı olmalıyım dedirten bir an olmalı. Siz ne zaman karar verdiniz?” sorusu üzerine Yöntem, “Ben ortaokuldayken okuduğum okulda böyle bir salon, böyle bir sahne yoktu. Tiyatro Kulübü bir oyun sergiliyordu. Girdim oyunu seyrettim. Böyle bir sahne ve dekor yapmışlar kendilerine oynuyorlar. Korkunç bir şekilde alkışlandılar, ben de alkışladım, bravo sesleri, bağırıyor herkes… Ben bir yanda soyutladım kendimi oradan. Bu değerlendirmeyi tabii şimdi yapıyorum. O sınıftaki insanlarla izleyen insanların enerjisi beni büyüledi. Çok saftı, çok temizdi, çok hesapsız kitapsızdı. Bir beğeniydi, o beğeniyi ifade ederken ellerin çırpılmasıydı. Gözlerden gelen enerjiydi. Çok etkilendim. O gün bilinçaltımda galiba benim işim bu dedim. Ben tiyatro yapacağım, aktör olacağım.” yanıtını verdi.

“Bir insanı değerli yapan ortak özellikler nedir?” sorusunu “Karakteristik özellikler ve mesleki özelliklerin harmanlanması çok önemlidir” diyerek cevaplayan Yöntem, bir öğrencinin son dönemde dizilerde şiddet ve cinsellik konularının işlenmesi konusunda ne düşündüğünü sorması üzerine eskiden aile, toplum, çocuk ve gençlere mesaj veren değerlere önem verilirken daha çok reyting alma uğruna bu değerlerden vazgeçildiğini ifade etti. Söyleşinin sonunda Selçuk Yöntem alkışlarla salondan uğurlandı.

Ahmet Kanneci, Klasik Gitar Virtüözü 15 Şubat 2018

Arkadaşlarının hepsi bilim adamı olurken o gitarı seçti.

  

  

Gitarla tanışmasının Ankara Fen Lisesi’nde son sınıfta Müzik dersini seçmesi ve Müzik öğretmenleri Cevat Çantagin’in kendilerini CSO’daki konsere götürmesi ile gerçekleştiğini anlatan Kanneci, fraklar giymiş müzisyenleri görünce şok olduğunu, bambaşka bir atmosferle karşılaştığını ve yabancılık çektiğini belirtti.  Konserin sonunda sonradan Venezuellalı Alirio Diaz olduğunu öğrendiği kişiyi Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalarken dinlediğini ve o anda kendisine bir şeyler olduğunu söyleyen Kanneci, bu anın devamını şöyle anlattı:

“Hocama bu adam ne iş yapar? diye sordum. O da Venezuellalı olduğunu ve buraya konser vermeye geldiğini söyledi. Diaz’ın yanına gittim ve “Maestro” dedim, “Ben gitara aşık oldum, ne tavsiye edersiniz?”. O da “Gitara aşık olmuşsan yolu yarılamışsın demektir.” cevabını verdi. “Diğer yarısı nedir?” diye sordum. “Bu işin teorisini öğrenmek, bir hoca nezaretinde devamlı, her gün düzenli çalışmak” dedi. O diğer yarısı çabuk olmuyormuş, halen devam ediyor. 45 yıldır bitmeyen bin uğraş. İnsan sadece karşı cinse aşık olmaz ki özlediğiniz her şeye aşıksınızdır”.

Ankara Fen Lisesi’nin ardından Tıp Fakültesini kazanan Ahmet Kanneci duyarlı yapısının duygusallığını tetikleyeceğini düşünerek burada öğrenim görmek istemediğini, kaydını ODTÜ Endüstri Mühendisliğine aldıktan sonra 3. yıl kendisini işin içine katarak bir şeyler yapma isteği ile Mimarlık fakültesinden de dersler almaya başladığını ve buradan mezun olduğunu anlattı. Mezun olur olmaz da gitar öğrenmek için İspanya’ya gittiğini ve Venezuellalı Diaz’la dostluklarının hala devam ettiğini…

Hayat hikayesini böyle özetleyen Kanneci, öğrencilerimizin merak ettikleri soruları cevapladı ve konferansın sonunda kısa bir gitar dinletisi sundu.

L. Hakan Polatoğlu ’79, Mühendis, CEO Eti Gıda, 13 Şubat 2018

Hayatta ne yapacağını erken yaşta düşünmeye başlayanlardan.

  

1979 mezunumuz olan L. Hakan Polatoğlu, hayatta ne olmak istediğine dair düşünmeye ilkokul 3-4. sınıftayken okulumuza bir söyleşi için gelen atom mühendisi bir mezunumuzu dinledikten sonra başladığını ifade etti.

Öğrencilerimiz için hazırladığı sunumu için Brand X (Since yesterday) başlığını seçtiğini belirten Polatoğlu, “Bence siz Brand X’siniz şu an. Ben de sizi marka olarak düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz dünya, çok köklü kuruluşlar, 1871’den beri gelen bir gelenek falan gibi düşünceleri bir kenara bırakıp çok kısa zamanda dünyada neler olacak, ben bu olan bitenin nasıl iyi bir parçası olabilirime odaklanacak bir dünya. O yüzden siz kendinizi her gün yenileyen bir markaya nasıl dönüştürürsünüz? Kendinizi bir marka gibi ifade eden, bir vaatte bulunan, çevrenize bu vaadi yerine getirmek için çabalayan ve başaran ama her gün kendinizi yenilediğiniz bir marka haline nasıl dönüşürsünüz?” sorularını yönelterek bunu başarmak için çok iyi bir strateji yürütmeleri gerektiğini söyledi.

“Başarı, içimizdeki bize özgü potansiyeli harekete geçirebilmektir” diyen Polatoğlu, kariyer aşamaları olarak bahsettiği “Kendini tanı, potansiyelini yükselt ve ilişkilerini geliştir” başlıkları üzerinde durdu. L. Hakan Polatoğlu, sunumunun ardından öğrencilerimizin sorularını da yanıtladı.

Hazer Amani ’94, “En Yaratıcı Şef”, 12 Şubat 2018

Farklı lezzetlere ilişkin ruhundaki merak onu dünyanın farklı köşelerine taşıdıktan sonra bugün olduğu noktaya getirmiş.

  

Okulumuzdan 1994 yılında mezun olan Hazer Armani de kendine meslek olarak ne seçeceğe farklı denemelerden sonra karar vermiş bir isim. Öğrencilerimize o zamanlar plastik sanatlar ve resim üzerine olan yeteneği nedeniyle Hacettepe Güzel Sanatlar Seramik Cam bölümünü kazandığını, ancak gitmekten vazgeçtiğini, ertesi sene ODTÜ Kamu Yönetimi Bölümünü kazanıp öğrenim görmeye başladığını, ardından ise ODTÜ Sosyoloji Bölümüne geçtiğini ve buradan mezun olduğunu anlatan Amani, mutfağa olan ilgisini ise şöyle anlattı:

“Babam İranlı, annem Türk. Bu bana ne sağladı? İki farklı kültürün izlerini büyürken soframda bulabiliyordum. Annemler ara sıra burada ara sıra İran’da oluyorlardı ve ben anneannemle ve dedemle büyüdüm diyebilirim. Annemler olmadığı için küçük yaşta mutfakta yemek yapmaya başladım.”

ODTÜ Sosyoloji’nin kendisine çok şey kattığını, ancak asıl yapmak istediği meslek olan ahçılık üzerine eğilmek istediğini belirten Amani, ailesinin destek olmamasına rağmen Güney Afrika’daki Cordon Bleu’ya yazılarak, okulu birincilikle bitirdiğini ve bugünlere geldiğini anlattı. “Şefin Dünyası” adlı TV programından ve Haziran ayında Youtube üzerinden yayın yapacağı yeni projesinden bahseden Amani, öğrencilerimizin merak ettikleri soruları da yanıtladı. Onlara “Sevdiğiniz işi yaparsanız, hayatınız boyunca çalışmak zorunda kalmazsınız” mesajını verdi.

Sezgin Kaymaz, Yazar 6 Şubat 2018

“Birçok deneyimden yararlanarak, kendisine göre en doğru kararı vermiş adam.”

1962 Sinop doğumlu olan Sezgin Kaymaz, üniversite hayatı boyunca birçok bölümün eğitimine ve öğretilerine tanık olup, kendisini keyif alacağına gönülden inandığı bir mesleğe; yazarlığa verdi. Çok yakın bir arkadaşının yazı taslaklarını İletişim Yayınları’na aktarmadan önceki süreçte sadece kendi mutluluğu için yazan Sezgin Kaymaz, şanslı bir tesadüf sonucunda yazıları ile ün kazanmaya başladı. Gençlik yıllarından beri spora çok tutkulu bir bakış açısıyla bakan Kaymaz, yıllar ilerledikçe spor da dahil olmak üzere, “yazmak” dışındaki işleri “araya sıkıştırılan işler” olarak nitelendirdi.

6 Şubat 2018 Pazartesi günü okulda gerçekleştirmiş olduğumuz söyleşide ise, hayallerin peşini asla bırakmamamız gerektiğini öne sürdü ve bu yolda önümüze ne zorluk çıkarsa çıksın pes etmememiz gerektiğini söyledi. İnsanın gerçekten sevdiği bir işi, kimseyi ya da herhangi başka bir şeyi terk etmeyeceği düşüncesini benimsediğini belirtti. Hayatının bu evresine gelmeden bazı güçlüklerle karşılaşmış olan Kaymaz, yaşamının gidişatında bu deneyimlerinin de etkisi olduğundan bahsetti.

Söyleşi sırasında sorulmuş olan “Hiç pişmanlık duydunuz mu?” sorusuna ise “Sana hiç pişmanlık duymadım diyen birisine sakın inanma, çünkü herkesin mutlaka binlerce vardır. Ancak bu kötü bir şey değildir; pişmanlıklarımız bizi olgunlaştırır, hatta hatalarımızdan ders çıkarmamızı sağlar.” yanıtını vererek zamanın akışı ile birlikte bir sürü yeni bilgi ve tecrübe edineceğimizi dile getirdi.

  

  

 

Toygun Orbay, Beyin Cerrahı, Ressam 8 Şubat 2018

  

1956 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Toygun Orbay, asker çocuğudur. Küçüklüğünden beri birçok yeri gezerek bugünkü yaşına gelmiş olan Orbay; gezmenin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. 1973’te Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip, doktorluk hayatına atıldı ve bu mesleğini tutku ile yerine getiriyor.

Okulumuzda yapılan söyleşide, Tıp okumak isteyen öğrencilerin sorularına “Tıp sevgi ile okunması gereken bir alandır. Gerçekten istemeyen birisi için o kadar ezber yapmak, eziyet gibi gelebilir.” sözleriyle de işinini kadar istekle yaptığını bir kez daha açıkladı. Bu nedenle bizlere de yapacağımız bütün işleri arzuyla ve aşkla yapmamız gerektiğini söyledi, bizleri bu yolda motive etti. Bilime verdiği önemi sanata da veren Orbay, sanatın bir toplum için ne kadar değerli olduğunu belirtti. Edebiyata merak sarmış olan Orbay, resim yapmanın yanında çello çalmayı da öğrendiğini dile getirdi.

Orbay, öğrencilerimizin istedikleri mesleğin peşinde koşmaları için onları motive etti ve mutlaka sevdikleri bir işle uğraşmalarını söyledi.  

 

 


 
Son DüzenlenmeCuma, 16 Şubat 2018 23:28
TED Ankara Koleji Vakfı Okulları ,Taşpınar mah. 2800. cad. no:5 İncek, Gölbaşı Ankara | Telefon: 0312 5869000