Doktorumuz diyor ki...

"Birçok insan için 14 Kasım sıradan bir sonbahar günüdür. Dünyadaki yüz binlerce şeker hastası çocuk için ise 14 Kasım en az kendi doğum günleri kadar önemlidir; çünkü 14 Kasım, geçen yüzyılın başlarında (1921) insülini bularak onlara yaşamlarını armağan eden Kanadalı doktor Frederick Banting'in doğduğu gündür. Ona saygının bir ifadesi olarak 1991'den beri Dünya Diyabet Federasyonu 14 Kasım'ı "Dünya Diyabet Günü" olarak değerlendirmektedir. Dünya Diyabet günü, şeker hastalığı konusunda halkı ,hükümetleri ve medyayı bilgilendirmek(uyarmak) amacıyla çeşitli aktivitelerin yapıldığı bir gündür. Bu yıl Dünya Diyabet Federasyonu 14 Kasım teması olarak "Herkes için diyabet bakımı" nı seçmiştir. Dünyada 200 milyondan fazla şeker hastası vardır ve bunların çoğu yeterli tıbbi bakım alamamaktadır. Bu açıdan çocuk diyabetliler en duyarlı kesimi oluşturmakta ve bu nedenle de 2007 'de Dünya Diyabet Günü teması olarak " Çocuk ve ergen diyabetlilerin sorunları" seçilmiştir.

Sanıldığının aksine diyabet çocuklarda da görülür ve bir çocuk diyabet olduğunda, her şey sarsılır. Önce yaşamında önemli olan sözcüklerin anlamı değişir. En çok sevdiği yiyeceğin adı olan şeker, bir hastalık adı olmuştur artık. Bu anlam değişikliğini yadırgasa da adı şeker olduğu için hastalığına daha kolay alışır. Ne de olsa artık "şekerli" olmuştur. Yaşamındaki esas değişiklik ise, bebekliğinden beri korkutulduğu "iğne"nin herkes tarafından sevimli gösterilmeye çalışılmasıdır. İçinde birikmiş iğne korkusunu yenmek için bütün ruhsal güçlerini seferber eder ve sonunda "insülin iğnesi"ne teslim olur. Peki şimdi ne olacaktır? Geçmişte sessizce çalışan pankreasın yerine ne konacaktır? Onlar için "İnsülin hayat demektir", bu nedenle önce insülin yerine konacaktır . Ama insülin yetmez. Onun yanında "kendi kendine bakım" bilgisi ve esas önemlisi pankreasın yerine geçecek bir "diyabet bakım bilinci" gereklidir. Çocuklarda etkili bir diyabet tedavisi için kan şekerlerinin günde en az 4 kez ölçülmesi, bu ölçümlerin değerlendirilmesi ve buna göre yeterli insülin verilmesi ile mümkün. Bir başka deyişle etkili insülin tedavisi için düzenli kan şekeri ölçümünün mutlak bir gereklilik olduğu bir çok araştırma ile gösterildi.

Çocuklar ya kendilerini bilmedikleri küçük yaşlarda ya da ergenlik dönemi başlangıcında diyabetle tanışıyorlar. Her iki durumda da önlerinde büyümek için uzun bir süre bulunuyor ve bu süreyi diyabetle birlikte yaşıyorlar. Aslında diyabetle birlikte büyüyorlar. Diyabet onların büyümelerini, büyüme de diyabetlerini etkiliyor. Diyabetle büyümenin zorluklarını göğüslemeye çalışsalar da aslında birçok sorunları var. Bazı çocuklar diyabetlerini uzunca bir süre çevrelerinden, arkadaşlarından gizlemek zorunda kaldıklarını üzülerek anlatıyor. Bunun en temel nedeni toplumun diyabet konusundaki bilgisizliği. Bazı çocuklar okurken arkadaşlarının diyabet bulaşıcı olabilir diye kendi elini sıkmadıklarını acıyla hatırlarlar. Bunun dışında okullarda arkadaşlar arasında yaşanan rekabet ve ergenliğin zaten zorlu bir dönem olması da çocukların diyabetlerini gizlemesine yol açıyor. Bazı çocuklar diyabetli oldukları bilinirse kendilerine farklı davranılacağı düşüncesinden kurtulamıyor. Oysa diyabeti gizlemek oldukça tehlikeli. diyabet tedavisi sırasında ani kan şekeri düşüklükleri oluyor ve bu durumda çocuğun arkadaşlarının yardımına ihtiyacı var. Bu nedenle diyabetli çocukların yakın arkadaşlarının diyabetle ilgili acil durumları bilmeleri gerekiyor."

 

Prof. Dr. Şükrü Hatun
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

 

 

Okulda Diabet 

Vücudumuzun enerji kaynaklarından biri olan şekerin en küçük parçası olan glukoz başta beyin olmak üzere tüm organların önemli bir besin kaynağıdır. Hücreleri gereksinim duyduğu glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımı ile kullanılır. Eğer vücudumuzda insülin salgılanamazsa alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır.

İnsülin hormonunun yetersiz salgılanması ile ortaya çıkan tip 1 diabet, sıklıkla çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkar 'Jüvenil Diabet' olarak adlandırılır.

Tip1 diabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin, nedeni tam olarak bilinmeyen otoimmün bir süreç sonucunda zedelenmesi ile gelişir. Hastalarda insülin salınımı zamanla azalır ve sonunda insülin salınamaz bir hale gelir. Bu nedenle insülinin dışarıdan uygulanması zorunluluğu vardır. Bu sadece insülinin enjeksiyon yolu ile olmaktadır. Bu nedenle Tip1 diabete aynı zamanda İnsüline Bağımlı Diabet'te denmektedir. Bu diabet türü toplumda görülen diabetin %10'nunda görülmektedir.

Tip2 diye adlandırılan diabette ise insülin üretimi kısmi olarak azalmıştır veya insülin görevini yapamamaktadır bu nedenle aynı belirtiler görülür, tedavide insülinin yanı sıra ilaç tedaviside yapılmaktadır. Erişkin hastalığı olarak bilinen bu tip son yıllarda çocuklarda ve gençlerde de görülmeye başlanmıştır.Genç grupta en büyük riski obezite oluşturmaktadır.

Kan şekeri miligram/desilitre (mg/dl) olarak belirtilir. Normal değerler 12 saat açlıktan sonra sabah alınan kan şekeri değerinin 100 mg/dl 'nin , tokluk veya şeker yükleme testinden sonra ise 140 mg/dl'nin altında olmasıdır.Açlık kan şekerinin 126 mg/dl ve tokluk değerinin 140 mg/dl'nin üzerinde olması durumunda diabet tanısı konulmaktadır.

 

Çocuklarda şeker hastalığının belirtileri şunlardır::

Çok su içme,

Sık sık idrara gitme ve bol idrar yapma,

Daha önceden geceleri idrar kontrolü olan çocuğun gece idrara kalkması veya altına kaçırması Artmış iştaha rağmen kilo kaybı,

Kız çocuklarında genital bölgede kaşıntı,

Bazen halsizlik, hafif ateş, karın ağrısı gibi genel yakınmalar.

 

Şeker hastalığına bağlı koma ( şeker koması) belirtileri :

Bulantı,

Kusma,

Karın ağrısı,

Gözlerde çöküklük,

Derin ve hızlı nefes alma (solunum sıkıntısı),

Ağızda aseton kokusu.

 

Şeker Hastalığına bağlı kan şekeri düşüklüğü ( Hipoglisemi) belirtileri:

Terleme,

Titreme,

Ağız çevresinde solukluk,

Baş ağrısı,

Çarpıntı,

Basit uyarıları algılayamama(ayağa kalk gibi),

Daha ileri durumlarda çift görme, uykuya dalma, peltek konuşma, biliç kaybı.

 

Tip1 diabetin tedavisi:

Tedavisi hastanın gereksinimine göre doktor tarafından ayarlanan insülinin gün içerisinde belirli zamanlarda deri altına enjeksiyon ile uygulanması şeklindedir. Her çocuk için değişken olamakla birlikte genelde enjeksiyon sayısı 4'tür. Bu enjeksiyonların yanı sıra kan şekeri ölçümleri de yapılmalıdır. Bu konuda aile ve çocuk eğitim almalıdır.

Çocuğun beslenmesinin ayarlanması da önemlidir. Genelde 3 ana 3 ara öğün şeklinde olmaktadır. Beslenmenin ayarlanması diabette son derce önemlidir. Eğer beslenme planına uyulmaz ise yetersiz beslenmede kan şekeri düşüklüğü veya fazla beslenmede ise yüksekliği gelişebilir.

Çocukların egzersiz yapmalarının desteklenmesi gerekmektedir çünkü egzersizini kısıtlamayan çocukalar hem diabet tedavisine katkıda bulunurken hem de sağlıklı akranlarından kopmamış olurlar, böylece kendileini iyi hissederler.

Diabetli çocuklar her türlü egzersiz ve yarışmalı sporlarda bulunabilir hatta gerekli eğitimi aldıktan sonra yarışmalara da katılabilirler. Diabetlerinin olması bu gibi durumlara engel değildir.

Yukarıda bilgilendirmeye çalıştığımız Tip1 diabet günün 24 saatinde devam eden aktif bir süreçtir. Günün önemli bir kısmını geçirdiği okullarda da bu çocukların tedavisi sürmektedir. (İnsülin yapılması, kan şekerlerine bakılması, beslenme ve egzersiz.)

Bu nedenle okulda öğretmenlerin, yöneticilerin, okulda görevli sağlık personelinin ve okulda görevli tüm personelin diabet konusunda bilgili ve bilinçli olması diabetli çocukları okul hayatını kolaylaştırıcı ve hastalıklarının takibinin başarılı olmasını sağlayan bir unsurdur.

Okulumuzda her kademede Tip1 diabetli öğrenci takibi aile, öğretmen, yönetici ve her kademede bulunan görevli doktor ve hemşire desteği ile başarı ile sürdürülmektedir.